2015/2016 Adli yıl açılış töreni Atatürk Anıtına çelenk sunularak gerçekleştirildi. Çelenk sunumunun ardından Baro merkez binamızda basın açıklaması yapıldı.

   Konuşmamın başında bölücü örgüt tarafından yapılan hain saldırılarda şehit olan asker, polis ve vatandaşlarımıza, yine geçtiğimiz dönemde kaybetmiş olduğumuz meslektaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize sabırlar diliyorum.

   Bilindiği üzere Anayasamızın 2. Maddesinde Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak tanımlanmıştır. Hukuk devletinden söz edebilmek için ise, bağımsız ve tarafsız yargı, adil yargılanma hakkı, savunma hakkının gerçek anlamda mevcudiyeti ve hukukun üstünlüğü vazgeçilmez ilkelerdir.

   Tüm adli yıl açılış törenlerinde yapılan tespit ve değerlendirmelere rağmen yukarıda andığımız temel ilkelerin hayata geçirilmesi noktasında yaşanılan sorunların, maalesef bir önceki yılı arattığı hepimizin malumudur. Türkiye Barolar Birliği’nin de desteklediği Dünya Adalet Projesi (WJP) tarafından hazırlanan Hukukun Üstünlüğü Küresel Endeksinde Türkiye’nin, 102 ülke içinde 80’inci sırada yer alması ve 2014 yılına göre 21 sıra gerilemesi de bunu göstermesi bakımından anlamlıdır.

   Bağımsız yargının temeli Anayasa, meşruiyet kaynağı toplumdur. Yargının bağımsızlığını yitirmesi ve siyasallaşması, hukuk kurallarının yok sayılması, yargı kararlarının uygulanmaması, çifte standart ve keyfiyet içeren uygulamalar toplumun yargıya olan güveninin zedelenmesine ve adalete olan inancın kaybolmasına sebebiyet vermektedir. Son yıllarda yapılan modern hizmet binalarına, personel sayısının artırılmasına ve başkaca iyileştirmelere rağmen, toplumun hemen her kesiminin yine de yargıdan şikâyetçi olması üzerinde ciddiyetle durulması ve çözüme kavuşturulması gereken asıl konudur. Çözüm, hukukun üstünlüğü ve erkler ayrılığının içselleştirilmesinde, güçlü ve bağımsız bir yargı sisteminin samimiyetle hayata geçirilmesinde aranmalıdır. Bu manada mevcut olumsuz tablonun meydana gelmesinde biz yargı mensuplarının da sorumluluğu bulunduğu, yine adalet sistemimizdeki sorunların aşılması için de en başta bizlerin elini taşın altına koyması gerektiği kabul etmemiz gereken bir gerçekliktir.

   Hukuksuzluklara, keyfi tutum ve davranışlara dikkat çeken, kaygılarını dile getiren ve bu anlamda mesleki ve vicdani sorumluluk alan Barolar ve avukatları baskı altına alma ve itibarsızlaştırmaya çalışmanın hiç kimse yahut kuruma faydası olmayacağı görülmeli ve anlaşılmalıdır. Unutmamak gerekir ki savunma erkinin çökmesine seyirci kalınırken yargının ayakta kalacağını ummak boş bir ümitten öteye geçmeyecektir. Zira adalet mülkün, savunma adaletin temelidir.                                      

   Trabzon Barosu, kurulmuş olduğu 1923 yılından bu yana  hukukun üstünlüğü ile hukuk devleti kurum ve kavramlarını savunmuş, bu ilkelerin yaşama geçmesi, yerleşmesi için mücadele etmiş ve hiçbir siyasi kimliğin yanında yahut yakınında değil yalnızca ve daima hukukun yanında durmuştur.

   Baromuz, binlerce yıllık tarihi olan Trabzon şehrinin özünden doğmuş, şehrin değerlerini ve haklarını savunma noktasında en ön safta bulunmuş, hukuki ve sosyal tüm sorunlarına çözüm üretme noktasında hiçbir sorumluluktan kaçmamıştır. Bu sebeple ve ne mutlu ki bu husustaki gayret ve kararlılığımız, herkese ve her şeye rağmen, şehrin gerçek sahibi olan hemşehirlerimizce bilinmekte, takdir edilmekte ve sahiplenilmektedir.

   Konuşmamı noktalarken geçtiğimiz dönem içerisinden Kurgusal Duruşma Yarışmasında Bölge 1.’si olan stajyer avukatlarımızı, Bölge şampiyonu olan ve Erzurum’da gerçekleşen avukat spor oyunları kapsamında ilk 8 içerisine giren Baromuz Futbol Takımını ve yine bu oyunlarda farklı branşlarda 1.2. ve 3. olarak bizlere büyük gurur yaşatan meslektaşlarımı kutluyor, baromuz adına teşekkür ediyor, başarılarının artarak sürmesi temennisi ile yeni adli yılın camiamıza ve halkımıza hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.01.09.2015