HABER ARŞİVİ

İstinaf Semineri Gerçekleştirildi

7 Ekim Cumartesi günü Trabzon Barosu tarafından, Panagia Suite Hotel’de “Ticaret, Sulh Hukuk ve İcra Hukuk Davalarında İstinaf” konulu seminer gerçekleştirildi.
Okuma Sayısı:7052| Haber Tarihi:9.10.2017

Özgecan davası

Özgecan davası 29.09.2017 tarihinde Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmüştür. Trabzon Barosu Başkanı Av. Sibel Suiçmez, 29.09.2017 tarihindeki duruşmaya katılarak Türkiye Barolar Birliği, Trabzon Barosu ve Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM) adına katılma talebinde bulunmuştur. Mahkemenin kısmen direnme kısmen uyma kararı verdiği duruşma sonucunda yapılan basın açıklamasında Trabzon Baro Başkanı Av. Sibel Suiçmez mahkemenin Yargıtay’ın nitelikli cinsel suç oluşmamıştır görüşündeki bozmasına karşı vermiş olduğu direnme kararının hukuk adına sevindirici olduğunu belirtmiş ancak mahkemenin Yargıtay’ın minibüsü TCK 102-3 c-e maddesinde kabul etmeme bozmasına karşı bozmaya uyma kararı vermesini ise hukuk adına üzüntü verici bulduklarını, verilen bu kararın Türkiye Barolar Birliği, TÜBAKKOM ve Trabzon Barosu adına temyiz edileceğini ifade etmiştir. Av. Sibel Suiçmez sadece Trabzon da değil Türkiye’nin her yerindeki kadına ve çocuklara karşı yapılan şiddet ve istismar davalarının takipçisi olacaklarını önemle vurgulamıştır.
Okuma Sayısı:1109| Haber Tarihi:6.10.2017

4 Ekim Hayvanları Koruma Günü Etkinliği

4 Ekim Hayvanları Koruma Günü sebebiyle; Trabzon Barosu Hayvan Hakları Komisyonu, Trabzon Büyükşehir Belediyesi, Trabzon Hayvanları Koruma Derneği katılımıyla, 04.10.2017 tarihinde Meydan parkında etkinlik düzenlenmiştir. Baromuzun açmış olduğu masada; hayvan hakları konusunda farkındalığı arttırmak için hazırlanan afiş ve pankartlar sergilenmiş komisyonca hazırlanan afişler dağıtılmış, hayvan hakkı ihlalleri ile başvurulabilecek hukuki yollarla ilgili Baromuz Hayvan Hakları Komisyonu tarafından vatandaşlar bilgilendirilmiştir.
Okuma Sayısı:1414| Haber Tarihi:6.10.2017

Nüfus Hizmetleri Kanunu Basın Açıklaması

Trabzon Barosu ve sivil toplum kuruluşları (Karadeniz İlleri Kadın Platform Derneği (KİKAP), Yaşam Kadın Merkezi Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Trabzon Cazıları Derneği, Uluslararası Kadın Sanatçılar Derneği (FEMİNART), Bağımsız Aktivist Teşride Boysan, Yetiştirme Çağındaki Çocukları Koruma Derneği (YÇÇK-DER), Sınırlı Sorumlu Trabzon Kadın Kooperatifi Kent Konseyi, CHP İl-ilçe kadın kolları başkanlıkları) Nüfus Hizmetleri Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısının meclis alt komisyonundan geçmesiyle ilgili olarak Trabzon Meydan Parkında basın açıklaması yapmışlardır çok sayıda katılımcının hazır bulunduğu basın açıklamasında; basın açıklamasını Trabzon barosu yönetim kurulu üyesi Duygu Keleş Aydın okumuştur.
Okuma Sayısı:2148| Haber Tarihi:5.10.2017

DÜNYA ÖĞRETMENLER GÜNÜ

TÜM EMEKÇİ ÖĞRETMENLERİMİZİN 5 EKİM DÜNYA ÖĞRETMENLER GÜNÜ’NÜ KUTLARIZ.
Okuma Sayısı:1570| Haber Tarihi:5.10.2017

TERÖRÜ LANETLİYORUZ

TERÖRÜ LANETLİYORUZ Hakkari’nin Yüksekova İlçesi’ne bağlı Esendere Beldesi’nde ve Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde şehit olan askerlerimize rahmet, yaralı askerlerimize acil şifa, kederli aileleri ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Milletimizin Başı Sağolsun Trabzon Baro Başkanlığı
Okuma Sayısı:1508| Haber Tarihi:5.10.2017

BASIN BİLDİRİSİ 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe konulan Türk Medeni Kanunu’nun 91.yılını kutluyoruz! 4 Ekim günü,1926 yılından bu yana Türk Devrim Tarihi’nin en önemli günlerinden biridir. Avrupa’nın pek çok ülkesinde kadınların yok sayıldığı, eşit görülmediği ve insan olması dolayısı ile doğuştan kazandığı haklardan mahrum bırakıldığı bir dünya düzeninde, Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girişi ile Türk Kadın’ına gerek aile içerisinde ve gerekse sosyal hayatta hak ettiği itibarin verilmesi büyük bir devrimdir. Savaştan yeni çıkmış ve küllerinden doğan bir milleti ve en önemlisi Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve savaşta silah barışta kalem arkadaşları, tüm Dünya’ya, bir toplumunun, ancak ve ancak Kadınların da sosyal, siyasal, ekonomik anlamda toplum içerisinde varlıklarının kabul edilerek oluşturulabileceğini ve muhafaza edilebileceğini göstermiştir. Türk Medeni Kanun’u ile aile içerisinde kadın-erkek eşit hale getirilmiş; evlenme, boşanma ve miras konularında getirilen düzenlemelerle kadının toplumda sahip olduğu yer vurgulanmıştır. Buna rağmen, Medeni Kanunu’nun kabulünden 91 yıl sonra,1926 yılında iade edilen itibarımız, Kanun’lar arasına gizlenmiş bir takım düzenlemelerle elimizden alınmaya çalışılmaktadır ki BUNU KABUL ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLDİR! Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarı ile yürürlüğe konulmaya çalışılan ‘’Müftülere Nikah Kıyma Yetkisi’’ Türk Medeni Kanunu’nun ruhuna, Anayasal ve Türk Toplumu’nun bu zamana kadar ayakta kalmasını sağlayan Laik Düzen ’e aykırıdır. Trabzon Kadın Hakları Komisyon’u olarak, tüm kadınları, Kazandığımız hakları korumaya ve bu hakları elimizden almaya çalışan düzenle mücadele etmeye davet ediyoruz. Trabzon Barosu Kadın Hakları Komisyonu
Okuma Sayısı:1584| Haber Tarihi:5.10.2017

Kadın Hakları Komisyonu Basın Açıklaması

BASIN AÇIKLAMASI Nüfus Hizmetleri Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısının 6. maddesi meclis alt komisyonundan geçmiştir. Bugüne kadar yapmış olduğumuz haklı itirazların dikkate alınmamış olması ve tasarının hızlıca meclisten geçirilmeye çalışılması kaygılarımızı arttırmıştır. Yapılmak istenen bu değişiklikle Anayasamızın 174/4 maddesi ile koruma altına alınan inkılap kanunları içerisinde yer alan ‘evlilik akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağı’ hükmünün ihlali ile laiklik ilkesinin dolaylı olarak çiğnenmesine yol açacaktır. Yine bu değişiklik ile Anayasamızın eşitlik ilkesi ihlal edilecek; aynı toplumda birlik ve beraberlik içerisinde yaşayan, farklı din ve etnik kökendeki insanlar arasında ayrıştırmaya neden olacaktır. Evlenmenin müftüler huzurunda yapılması kadın ve çocukların hak ihlalleri ile karşı karşıya kalmasına ve hatta sahte nikah merasimleri ile çocuk gelinlerin ortaya çıkmasına; sağlık kuruluşları dışında meydana gelen doğumların sözlü beyanla bildirilmesi çocuk istismarının artmasına ve faillerin cezasız kalmasına neden olacaktır. Nüfus Hizmetleri Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun tasarısı ile yürürlüğe konulmaya çalışılan ‘müftülere nikah kıyma yetkisi’ Türk Medeni Kanunun ruhuna, Anayasal ve Türk toplumunun bu zamana kadar ayakta kalmasını sağlayan laik düzene aykırıdır. Trabzon Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak tüm kadınları kazandığımız hakları korumaya ve bu hakları elimizden almaya çalışan düzen ile mücadele etmeye, meclisteki tüm vekillerimizi tasarıya ret oyu vermeye davet ediyoruz. Trabzon Barosu Kadın Hakları Komisyonu
Okuma Sayısı:1059| Haber Tarihi:4.10.2017

BASINA VE KAMUOYUNA “4 EKİM DÜNYA HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ” AÇIKLAMAMIZDIR İlk kez İngiltere&S217;de 1822 yılında bir araya gelen hayvan dostları; hayvanların daha iyi koşullarda yaşamlarını sürdürmelerini, beslenme ve korunmalarını sağlamak amacıyla, Hayvanları Koruma Birliği&S217;ni kurdular. Bu hareket daha sonra tüm dünyaya yayılmaya başladı. Aynı amaçla kurulan dernekler birleşerek Hollanda&S217;nın başkenti Lahey&S217;de Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu&S217;nu oluşturdular. 1931 yılında toplanan bu kuruluş ise 4 Ekim&S217;i Hayvanları Koruma Günü ilan etmiştir ve her yıl 4 Ekim dünya çapında ‘’Hayvanları Koruma Günü’’ olarak kutlanmaktadır. Ancak geçen tüm bu yıllar içerisinde ‘’4 Ekim Hayvanları Koruma Günü’’nü şenlik havasında kutlamaktan çok uzak bir noktadayız. Hayvan hakları ihlalleri hızla artmakta, yayılmakta ve olağanlaşmaktadır. Moda için cinayet; kürk gerçeği, ‘’deney’’ adı altında hayvanların denek olarak kullanılması, atların nostaljiye kurban edildiği fayton sefaları, mezbahalarda yaşatılan zulümler, cinayet ve kanla yapılan spor: av gerçeği, yasadışı hayvan dövüşleri, hastalık ve ölümlere sebebiyet veren mobil kısırlaştırma üniteleri, doğal ortamlarından koparılarak demir kafesler arkasına hapsedilen hayvanları sergileyerek topluma hayvan sevgisi kazandıracağını düşündüren çarpık bir zihniyetin ürünü hayvanat bahçeleri, doğaları gereği yapmadıkları ve yapmayacakları hareketleri yapmaları için eğitmenleri tarafından işkenceye varan yöntemlere maruz bırakılan sirk hayvanları, yunus parkları, denetimden uzak ve yasa dışı üretim yapan petshop ve bunlarla bağlantılı üretim çiftlikleri… Ve tüm bu yöntemlerle hayvanlara çektirilen zulüm ile onlar üzerinden sağlanan rantlar… Hayvan hakkı savunucuları, sivil toplum kuruluşları ve hayvan severler, yaşanan tüm bu vahşetin önlenmesi için çözüm ararken, toplumun bir kesimi sokakta yaşama mücadelesi veren ‘’sokak hayvanları’’nın varlığına dahi tahammül edemez hale gelmiştir. Sahipsiz sokak hayvanları; semtlerde, mahallelerde, sokaklarda türlü işkencelere uğramakta, zehirlenerek katledilmekte, yaşam hakları ihlal edilmektedir. En iyi ihtimalle, yerel yönetimler tarafından toplanarak beton hapishanelere, yani barınaklara hapsedilmektedirler. Sonrası ise, soğuk beton zeminler üzerinde, zincirlere bağlı, çoğu kafeslerin içinde, tek tip mamalarla ve hayatta kalmalarına yetecek kadar beslenerek, hava koşullarına direnerek yaşam mücadelesi veren hayvan manzaraları&S230; Yüzlerce tür hayvanın yaşam hakkını korumak bir yana sokaklarımızda ki kedi-köpeğin dahi var oluşlarından doğan yaşam hakkını koruyamaz hale gelmiş bulunmaktayız. Gün geçmiyor ki ülke gündemimize, hayvana karşı yapılan kötü muamele, eziyet ve işkence vakıaları düşmesin. Zevk için kulağı kesilen, kasten taşıtlarla ezilen köpekler, tecavüze uğrayan binek hayvanları, gözleri oyularak sosyal medyaya reklam edilen kediler, ayaklarına nal yerine lastik çakılarak, taşıyabileceğinin onlarca kat üzerinde yükle, aç susuz ölüme koşturulan fayton atları… Ne yazık ki yürürlükte olan kanunlar, hayvanları tüm bu vahşetten ve bu vahşetin sorumlusu olan biz insanlardan korumak için yeterli değildir. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na göre işkence gören hayvan sahipsiz ise gerçekleştirilen yasaya aykırı eylem bir suç değil, kabahat kapsamında ve para cezasına tabidir. Yani sahipsiz bir hayvanı canice katletmenizle, yere çöp atmanız aynı yaptırıma tabi bulunmaktadır. Zarara uğrayan hayvanın sahipli olduğunu varsaydığımız da ise maalesef sahipli hayvanlar Türk Ceza Kanunu kapsamında ‘’ mal/eşya ‘’ olarak görülmekte ve haksız eylem mala karşı işlenen suçlar kategorisinde değerlendirilmektedir. Kısaca hayvana eziyet etmek değil, malınızın değer kaybetmesine sebebiyet vermek cezalandırılmaktadır. Yaptırımların caydırıcı olmaması ise hayvan hakkı ihlallerinin gün be gün artmasına sebebiyet vermektedir. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu değişikliklerini içeren ve yıllardır TBMM gündeminde bekletilen kanun tasarısı ise içeriğindeki birçok tuzak madde ile çözüm değil, daha çok ölüm getirecek niteliktedir. Peki ya çözüm nedir? Öncelikle hayvanların da ekolojik denge içerisinde önemli bir rolü olduğunu idrak etmek, yeryüzünün yalnızca bize ait olmadığını ve hayvan hakları ihlallerinin de toplumumuzun ortak sorunlarından biri olduğunu kabul etmektir. Zira toplum sorunları içerisinde hayvan hakları ihlallerini önem sırasına göre sonlara koymak ve bu sebeple görmezden gelmek iyileştirebileceğimiz sorunlara sırtımızı dönmektir. Hayvanların en iyi koşullarda yaşam hakkının sağlanması için; ‘’tüm hayvanların’’ haklarını düzenleyen eksiksiz bir kanunun yürürlüğe sokulması, caydırıcı cezai yaptırımların uygulanması, kanun kapsamında sorumluluklarının bilincinde olan yerel yönetimlerin ve güçlü bir denetim mekanizmasının kurulması, kişilere çocuk yaştan itibaren hayvan sevgisini aşılayacak ve vicdanlı bireyler olarak yetişmelerini sağlayacak düzenlemeler içeren bir eğitim sisteminin varlığı, yalnızca insan haklarını değil tüm canlıların haklarını savunmakla yükümlü olduklarının bilincinde hukukçuların yetiştirilmesi ve her şeyden önemlisi ‘’hayvanın da hakkı mı olurmuş?’’ diye düşünen zihniyete hayvan hakları bilincini aşılamak gerekmektedir. Tüm bu iyileştirmeleri sağladığımız takdirde, 4 Ekim’i kutlama tadında geçireceğimiz günlerin çokta uzak olmayacağı kanaatindeyiz. Saygıyla, Trabzon Barosu Hayvan Hakları Komisyonu
Okuma Sayısı:735| Haber Tarihi:4.10.2017

4 EKİM DÜNYA HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ

BASINA VE KAMUOYUNA “4 EKİM DÜNYA HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ” AÇIKLAMAMIZDIR İlk kez İngiltere&S217;de 1822 yılında bir araya gelen hayvan dostları; hayvanların daha iyi koşullarda yaşamlarını sürdürmelerini, beslenme ve korunmalarını sağlamak amacıyla, Hayvanları Koruma Birliği&S217;ni kurdular. Bu hareket daha sonra tüm dünyaya yayılmaya başladı. Aynı amaçla kurulan dernekler birleşerek Hollanda&S217;nın başkenti Lahey&S217;de Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu&S217;nu oluşturdular. 1931 yılında toplanan bu kuruluş ise 4 Ekim&S217;i Hayvanları Koruma Günü ilan etmiştir ve her yıl 4 Ekim dünya çapında ‘’Hayvanları Koruma Günü’’ olarak kutlanmaktadır. Ancak geçen tüm bu yıllar içerisinde ‘’4 Ekim Hayvanları Koruma Günü’’nü şenlik havasında kutlamaktan çok uzak bir noktadayız. Hayvan hakları ihlalleri hızla artmakta, yayılmakta ve olağanlaşmaktadır. Moda için cinayet; kürk gerçeği, ‘’deney’’ adı altında hayvanların denek olarak kullanılması, atların nostaljiye kurban edildiği fayton sefaları, mezbahalarda yaşatılan zulümler, cinayet ve kanla yapılan spor: av gerçeği, yasadışı hayvan dövüşleri, hastalık ve ölümlere sebebiyet veren mobil kısırlaştırma üniteleri, doğal ortamlarından koparılarak demir kafesler arkasına hapsedilen hayvanları sergileyerek topluma hayvan sevgisi kazandıracağını düşündüren çarpık bir zihniyetin ürünü hayvanat bahçeleri, doğaları gereği yapmadıkları ve yapmayacakları hareketleri yapmaları için eğitmenleri tarafından işkenceye varan yöntemlere maruz bırakılan sirk hayvanları, yunus parkları, denetimden uzak ve yasa dışı üretim yapan petshop ve bunlarla bağlantılı üretim çiftlikleri… Ve tüm bu yöntemlerle hayvanlara çektirilen zulüm ile onlar üzerinden sağlanan rantlar… Hayvan hakkı savunucuları, sivil toplum kuruluşları ve hayvan severler, yaşanan tüm bu vahşetin önlenmesi için çözüm ararken, toplumun bir kesimi sokakta yaşama mücadelesi veren ‘’sokak hayvanları’’nın varlığına dahi tahammül edemez hale gelmiştir. Sahipsiz sokak hayvanları; semtlerde, mahallelerde, sokaklarda türlü işkencelere uğramakta, zehirlenerek katledilmekte, yaşam hakları ihlal edilmektedir. En iyi ihtimalle, yerel yönetimler tarafından toplanarak beton hapishanelere, yani barınaklara hapsedilmektedirler. Sonrası ise, soğuk beton zeminler üzerinde, zincirlere bağlı, çoğu kafeslerin içinde, tek tip mamalarla ve hayatta kalmalarına yetecek kadar beslenerek, hava koşullarına direnerek yaşam mücadelesi veren hayvan manzaraları&S230; Yüzlerce tür hayvanın yaşam hakkını korumak bir yana sokaklarımızda ki kedi-köpeğin dahi var oluşlarından doğan yaşam hakkını koruyamaz hale gelmiş bulunmaktayız. Gün geçmiyor ki ülke gündemimize, hayvana karşı yapılan kötü muamele, eziyet ve işkence vakıaları düşmesin. Zevk için kulağı kesilen, kasten taşıtlarla ezilen köpekler, tecavüze uğrayan binek hayvanları, gözleri oyularak sosyal medyaya reklam edilen kediler, ayaklarına nal yerine lastik çakılarak, taşıyabileceğinin onlarca kat üzerinde yükle, aç susuz ölüme koşturulan fayton atları… Ne yazık ki yürürlükte olan kanunlar, hayvanları tüm bu vahşetten ve bu vahşetin sorumlusu olan biz insanlardan korumak için yeterli değildir. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na göre işkence gören hayvan sahipsiz ise gerçekleştirilen yasaya aykırı eylem bir suç değil, kabahat kapsamında ve para cezasına tabidir. Yani sahipsiz bir hayvanı canice katletmenizle, yere çöp atmanız aynı yaptırıma tabi bulunmaktadır. Zarara uğrayan hayvanın sahipli olduğunu varsaydığımız da ise maalesef sahipli hayvanlar Türk Ceza Kanunu kapsamında ‘’ mal/eşya ‘’ olarak görülmekte ve haksız eylem mala karşı işlenen suçlar kategorisinde değerlendirilmektedir. Kısaca hayvana eziyet etmek değil, malınızın değer kaybetmesine sebebiyet vermek cezalandırılmaktadır. Yaptırımların caydırıcı olmaması ise hayvan hakkı ihlallerinin gün be gün artmasına sebebiyet vermektedir. 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu değişikliklerini içeren ve yıllardır TBMM gündeminde bekletilen kanun tasarısı ise içeriğindeki birçok tuzak madde ile çözüm değil, daha çok ölüm getirecek niteliktedir. Peki ya çözüm nedir? Öncelikle hayvanların da ekolojik denge içerisinde önemli bir rolü olduğunu idrak etmek, yeryüzünün yalnızca bize ait olmadığını ve hayvan hakları ihlallerinin de toplumumuzun ortak sorunlarından biri olduğunu kabul etmektir. Zira toplum sorunları içerisinde hayvan hakları ihlallerini önem sırasına göre sonlara koymak ve bu sebeple görmezden gelmek iyileştirebileceğimiz sorunlara sırtımızı dönmektir. Hayvanların en iyi koşullarda yaşam hakkının sağlanması için; ‘’tüm hayvanların’’ haklarını düzenleyen eksiksiz bir kanunun yürürlüğe sokulması, caydırıcı cezai yaptırımların uygulanması, kanun kapsamında sorumluluklarının bilincinde olan yerel yönetimlerin ve güçlü bir denetim mekanizmasının kurulması, kişilere çocuk yaştan itibaren hayvan sevgisini aşılayacak ve vicdanlı bireyler olarak yetişmelerini sağlayacak düzenlemeler içeren bir eğitim sisteminin varlığı, yalnızca insan haklarını değil tüm canlıların haklarını savunmakla yükümlü olduklarının bilincinde hukukçuların yetiştirilmesi ve her şeyden önemlisi ‘’hayvanın da hakkı mı olurmuş?’’ diye düşünen zihniyete hayvan hakları bilincini aşılamak gerekmektedir. Tüm bu iyileştirmeleri sağladığımız takdirde, 4 Ekim’i kutlama tadında geçireceğimiz günlerin çokta uzak olmayacağı kanaatindeyiz. Saygıyla, Trabzon Barosu Hayvan Hakları Komisyonu
Okuma Sayısı:3429| Haber Tarihi:4.10.2017

K I N A M A

K I N A M A Baromuz Üyesi Av. Gülsün Hanedan bugün (28/09/2017) saat 15:30 sularında banka vekili sıfatıyla takip ettiği dosyanın borçlusu tarafından bürosunda saldırıya uğramıştır. Ofis çalışanlarının ve işhanı güvenlik görevlisinin müdahalesi ile, şahsın meslektaşımıza fiziksel bir zarar vermesi engellenmiştir. Saldırıya uğrayan Avukatımız ile çalışanlarının durumu iyi olup, kendilerine geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Konuya ilişkin suç duyurusu, yönetim kurulu üyelerimizin de katılımı ile Çarşı Polis Karakolu&S217;na yapılmıştır. Soruşturmanın ve devamında davanın takipçisi olacağız. Meslektaşımızın Avukatlık mesleğini yürütürken görevi başında uğradığı bu saldırı Avukatlık mesleğine yapılmıştır. Görevi başında Avukatımıza yapılan bu saldırıyı şiddetle kınıyor, bu tür saldırıların Avukatlık mesleğini yürütmemize engel olamayacağını hep birlikte haykırıyoruz. Av. Sibel SUİÇMEZ Trabzon Baro Başkanı
Okuma Sayısı:1505| Haber Tarihi:28.09.2017

İ S T İ N A F S E M İ N E R İ TİCARET, SULH HUKUK, İCRA HUKUK DAVALARINDA İSTİNAF 7 Ekim 2017 Cumartesi Saat 10:00 Panagia Otel K A T I L I M C I L A R - İSTANBUL BAM 35. HUKUK DAİRESİ ÜYESİ HAKİM LEYLA OVALI YILMAZ - İSTANBUL BAM 20. HUKUK DAİRESİ ÜYESİ HAKİM ATİLA KARATOY - İSTANBUL BAM 16. HUKUK DAİRESİ ÜYESİ HAKİM ZEYNEL DAŞLIÇAY
Okuma Sayısı:1731| Haber Tarihi:28.09.2017
1.09.2025
AV. HAKAN ORHAN
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.