TRABZON’DA ADLİYE TEŞKİLATI
Tarih: 11.11.2025 | Okunma Sayısı: 23
Trabzon’da Adliye Teşkilatı

TRABZON’DA ADLİYE TEŞKİLATI

Kaynak: Nedim İpek, “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Trabzon’da Kamu Görevlileri”, Karadeniz İncelemeleri Dergisi, 2020; (29): 29–86.

Adliye

Klasik dönemde Müslümanların hukuki davalarına şer‘î mahkemeler, gayrimüslim tebaanınkine cemaat mahkemeleri, ecnebilerinkine ise konsolosluk mahkemeleri bakıyordu. Tanzimat döneminde Osmanlı toplumunu oluşturma ilkesi dolayısıyla muhakeme işlerinde de değişikliğe gidildi. Bu da beraberinde yeni kurumların ortaya çıkmasına sebebiyet verdi. 1838’den itibaren serbest ticaret sistemine geçilmesiyle uluslararası ticaret artınca hukuki sorunlar da çıktı. Bu sorunları çözümlemek için ticaret nezaretine tabi ticaret meclisi/mahkemesi kuruldu. 1848’den itibaren liman kentlerinde de bu mahkemelerin benzerleri oluşturuldu. Bu mahkemelerin bulunmadığı yerlerde ticarî davalara memleket meclisleri bakacaktı. Trabzon Ticaret Meclisi 1854’te kuruldu. Hicrî 1286, 1287, 1288 tarihli vilayet salnamelerine göre Trabzon ticaret mahkemesi 1869’da bir başkan, iki üye (birisi gayrimüslim) ve bir kâtibten oluşmaktaydı. Meclis veya mahkeme üye ve çalışanları zamanla artmıştır. Örneğin 1870’te mahkemeye bir başkâtib atanmıştır. 1874’te ise mahkeme meclisine dört seçilmiş üye dahil edilmiştir.1

1840 yılında ceza kanunu yayımlandı. Bu kanun 1851 ve 1854 yıllarında değişikliğe uğratıldı. 1840–1864 yılları arasında muhassıl ve memleket meclisleri taşrada muhakeme işlerini de üstlendi.2 Trabzon Cinayet Meclisi 1860 yılında bir başkan ve yedi üyeden oluşmaktaydı. Trabzon Tahkik Meclisi ise valinin başkanlığında ilgili sancak mülkî amiri, eyalet meclisi üyeleri, kadı ve sivillerden oluşturulmuştu. 1864’te yapılan düzenlemeye göre kaza merkezlerinde şer‘î mahkemelerin yanı sıra kadının riyasetinde meclis-i deavi isimli mahkemeler kurulacaktı. Bu meclis, reis dışında, halk tarafından seçilecek yarısı Müslim ve diğer yarısı gayrimüslim olmak üzere önceleri altı, sonradan dört tane mümeyyiz adı verilen üyeden teşekkül edecekti.

Meclis-i deavi, köylerde ihtiyar heyetlerinin halledemeyeceği ihtilâflar ile kabahat ve cünhalara dair ceza davalarına, yüz kuruşun üzerindeki hukukî ihtilâflara, ayrıca ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde ticarî davalara bakıp neticelendirecekti. Ancak şer‘î mahkemelerin salahiyetine giren davalarla gayrimüslim cemaatlerin ruhani liderleri huzurunda çözebilecekleri ihtilâflara, ayrıca sancak ve vilayet meclislerinde görülmesi gereken davalara bakmayacaktı. Aldıkları kararlar kaymakama bildirilerek salahiyeti içindekiler onun tarafından icra olunacak; dışındakiler ise mutasarrıfa arz edilecekti. Hicrî 1286 ve 1287 tarihli Trabzon vilayet salnamelerinden anlaşıldığı kadarıyla Of kazasında meclis-i deavi bulunmaktaydı. Mahkeme heyeti naibin riyasetinde üç mümeyyizden oluşmaktaydı. Ayrıca yazışmaları yürüten bir de kâtib bulunmaktaydı.

Sancak merkezlerinde şer‘î mahkemelerin yanı sıra meclis-i temyiz-i hukuk ve cinayet isimli mahkemeler bulunmaktaydı. Bu mahkemeler hâkim başkanlığında, üçü Müslüman ve üçü gayrimüslim altı seçilmiş üyeden oluşmaktaydı. Ayrıca mahkeme kadrosunda merkezden atanmış olan hukukî ve kanunî işleri iyi bilen bir memur da bulunmaktaydı. İleriki tarihlerde seçilmiş üye sayısı dörde indirilmiştir.

Bu mahkemelerde şeriyye, cemaat ve meclis-i ticaretin yetkisine dâhil olmayan davalara bakılmaktaydı. Bir başka deyişle, kaza meclis-i deavilerinin bakamayacağı beş yüz kuruş ve üzerindeki davaları temyiz yolu açık olarak bidayeten, meclis-i deavilerde görülüp de istinafı kabil olarak alâkalılarca yeniden görülmek üzere kendisine gönderilen davaları istinafen halledecekti. Öte yandan, cinayetle alâkalı davaları görüp neticelendirdikten sonra yeniden görülmek üzere vilayet meclis-i kebirine gönderecekti.

Meclis-i temyiz kazalardaki meclis-i deavilerin istinaf merciiydi. Meclis-i temyizin kararları mutasarrıfa arz olunacak; mutasarrıf salahiyeti içindekileri yerine getirecek; salahiyeti dışındakileri valiye gönderecekti. Hicrî 1287 tarihli vilayet salnamesine göre merkez liva temyiz meclisinin kadrosunda reis-i evvel, reis-i sani, ikisi gayrimüslim olmak üzere 6 mümeyyiz, başkâtib, kâtib, mukayyit ve 4 mübeyyiz olmak üzere toplam 15 kişi bulunmaktaydı. Kadroya 1871’de bir müstantik dahil olmuştur.

Vilayet merkezlerinde büyük meclis-i temyiz-i hukuk ve cinayet bulunmaktaydı. Bu meclis, menkul ve gayrimenkullere dair hukuk davaları ile sancak meclisi temyiz-i hukuk ve cinayet tarafından hukukî ve cinayet davalarına dair verilen hükümlerden gerek usulen gerek nizamen istinafı mecburi olanlarla alâkalılar tarafından istinaf edilenleri yeniden görüşmekte ve karara bağlamaktaydı.

Bu meclis, müfettiş-i hükkâm-ı şer‘ riyasetinde mümeyyiz adı verilen ve halk tarafından seçilen üçü Müslim ve üçü gayrimüslim altı üyeden teşekkül etmekte; yine sancaklarda olduğu gibi bu meclise de merkezce hukuka vakıf bir memur tayin edilmekteydi. Müfettiş kâtibi unvanını taşıyan bu kişi muhtemelen mahkemenin raportörü konumundaydı.

Bu meclis de şeriyye ve cemaat mahkemelerinin ve meclis-i ticaretin yetki sahasına giren davaların dışında kalan davaları müzakere etmekteydi. Vilayette meclis-i temyiz tarafından görülüp neticelendirilen davalar müfettiş-i hükkâm-ı şer‘ ve üyelerce imzalanıp valiye arz olunmakta; vali salahiyeti dâhilinde ise hükmü yerine getirmekte; değilse merkeze göndermekteydi. Böylece vilayetlerdeki büyük meclis-i temyiz, sancaklardaki meclis-i temyizden verilen kararların istinaf mercii vazifesini yapmaktaydı.

Derin tetkikat gerektiren hukuk ve ceza davalarında divan-ı temyiz üyelerinden alt komisyonlar oluşturulmaktaydı. Trabzon Vilayeti Divan-ı Temyiz üye sayıları yıllara göre değişkenlik göstermektedir. Mahkeme kalemi başkâtib, kâtib, iki mukayyit ve üç mübeyyizden oluşmaktaydı. Kalemde çalışanların sayısı da yıllara göre değişkenlik gösterebilmiştir.

1872 yılında kazalarda bulunan meclis-i deaviler bidayet, sancak merkezlerindeki meclis-i temyizler hem bidayet hem istinaf, vilayetlerdeki divan-ı temyizler ise istinaf mahkemesi olarak dava göreceklerdi. Bütün bu mahkemelerin temyiz mercii Divan-ı Ahkâm-ı Adliye idi. Köylerdeki ihtiyar meclisleri sulh mercii olarak dava görmeye eskiden olduğu gibi devam edecekti.

1879 tarihinde taşradaki mevcut mahkemelerin isimlerinde değişikliğe gidilerek bidayet ve istinaf mahkemeleri kuruldu. Yeni düzenlemeye göre nizamiye mahkemeleri ceza ve hukuk dairelerine ayrılmaktaydı.

Bidayet mahkemeleri basit kazalarda, hem de liva ve vilayetlerin merkez kazalarında bulunmaktaydı. Bidayet mahkemeleri bir reis ile iki üyeden oluşmaktaydı. Mahkeme üyelerinden birisi aynı zamanda mahkemenin başkâtibliği vazifesini yürütmekteydi. Diğeri ise ceza davalarında hazırlık tahkikatını ve gerekli kişilerin istintakını yaparak hazırladığı lâyiha mahkemeye arz ederdi. Zamanla mahkeme bünyesinde müddei umumi muavini kadrosu ihdas edildi.

İstintak dairesinde ise müstantik-ı evvel ve müstantik-ı sani unvanlı iki kişi bulunmaktaydı. Sonraları mahkemelere ayrıca başkâtib tayin edilmeye başlanmıştır. Başkâtibler sancak ve vilayetlerdekilerde üye sıfatı taşımadıkları için üyeler gelmediği zaman bunların yerine geçemezler; bu işi üye mülâzımlar yapardı. Ancak kazalardaki başkâtibler üye sayılmadıkları halde üyelerin yokluğunda bunların yerlerine geçmeleri mecburiyet sebebiyle kabul edilmişti.

Mahkemede yazı işlerini birinci ve ikinci kâtibler yürütürdü. Kâtib sayısı iş yüküne göre dörde kadar çıkabilmiştir. Bunlar ayrıca ceza davalarında ilk tahkikat ve sorguyu yapmakla vazifeli üyeye yardım ederlerdi. Daha sonra bu iş için müstantikler vazifelendirildi. İcra memuru, yardımcısı ve icra mübaşirleri mahkeme tebligatı ve reisin emirlerini yerine getirmekle vazifeliydi.

Kaza bidayet mahkemelerinde hukuk ve ceza davalarına tek bir dairede bakılırdı. Yine mahkemenin bulunduğu yerin gereklerine göre bir veya daha çok hukuk ve ceza dairelerine ayrılması mümkündü. Bu halde her daire bir reis ve iki üyeden oluşturulurdu. Bu reislerden birisi reis-i evvel unvanını taşırdı. Bu dairelerin hepsi vazifece birbirinden müstakil bir derecedeydi. Yalnızca hepsi idarî bakımdan reis-i evvele bağlıydı. Gerektiğinde istinaf mahkemeleri de hukuk ve ceza dairelerine ayrılırdı.

Dört azadan oluşurdu. Eğer hukuk ve ceza dairelerine ayrılmışsa her birinde ikisi muvazzaf, ikisi fahrî olmak üzere dört üye bulunurdu. Vali, adliye müfettişi ve istinaf mahkemesi reisi, vilayet merkezi veya buna bağlı istinaf mahkemesinde bir veya iki mülâzım üye bulunurdu. Ayrıca gereği kadar kâtib ve icra mübaşiri yer alırdı. Üye mülâzımları mahkemenin yazı işlerine nezaret eder veya yardımda bulunur; gerektiğinde üyelere vekâlet eder ve reisin emri üzerine davaları özetlerdi.

1879 tarihli teşkilât ve hukuk usul kanunları ile temyiz hususunda yeni düzenlemelerde bulunulmuş, Divan-ı Ahkâm-ı Adliye kaldırılarak yerine Mahkeme-i Temyiz teşkil edilmişti. Mahkeme-i Temyiz de hukuk ve ceza dairelerine ayrılmıştı.

Burada bir reis-i evvel, bir de reis-i sani bulunur, bunlardan birincisi bulunduğu daireye ve ayrıca iki dairenin beraberce toplandığı zamanlarda heyete riyaset ederdi. Ceza dairesinde on, hukuk dairesinde altı üye yer alırdı. Bu dairelerin her birinde bir baş mümeyyiz ile gereği kadar mümeyyiz ve zabıt kâtibi bulunurdu.

Divan-ı Ahkâm-ı Adliye zamanında iki reisin yanı sıra ve bunların üzerinde Divan-ı Ahkâm-ı Adliye nazırı bulunur ve heyet-i umumiyeye riyaset ederdi. Divan-ı Ahkâm-ı Adliye’nin üye sayısı başkanla birlikte beş ile on kişi arasında değişmekteydi.

Yine yeni düzenleme ile müşterek kalem teşkilâtından her bir daire için ayrı kalem teşkilâtına geçilmişti. Kanun gereği bir de baş müddei umumî bulunacaktı. 1887 tarihli kanun ile Mahkeme-i Temyizde bir istida dairesi kurularak daire sayısı üçe çıkarılmıştı.

Hukuk ve ceza dairelerinin üye sayıları eşitlenerek her birinde bu sayı reis dışında altı, istida dairesinde ise yine reis dışında dört olarak tespit olunmuştu. İstida dairesinin vazifesini Divan-ı Ahkâm-ı Adliye zamanında sonraları havale cemiyeti adını alan tefrik cemiyeti yapardı. İstida dairesi, hukuk ve ceza davalarına dair istidaları kanuna uygun iseler kabul edip, alâkalı daireye göndermek ve temyiz müddeti geçmiş veya temyiz şartları eksik olması hâlinde reddetmek; ayrıca dava nakli istidalarına cevap vermekle vazifeliydi.

Vilayet dahilinde ayrıca şer‘î mahkeme bulunmaktaydı. Mahkemenin bir de bürosu mevcuttu. Mahkeme-i Şeriyye kalemi başkâtib, mukayyit ve üç kâtibten oluşmaktaydı. Vilayet adliye dairesi müfettişlik, encümen ve mahkemelerden oluşmaktaydı. Müfettişlik bölümünde adliye müfettişi ve yardımcısı unvanlı kişiler mevcuttu. Müfettişin sorumluluk alanı Trabzonve Kastamonu vilayetlerini kapsıyordu. Adliye encümeni reis ve 6 azadan oluşmaktaydı. İstinaf mahkemesi reis-i evvelinin riyasetinde toplanan meclis, vilayet merkezindeki mahkemelerin reisleri ve müddei umumi ile müddei umumi yardımcısından oluşuyordu. Ayrıca vilayet adliye dairesinde icra memuru ve mukavelat muharriri bulunmaktaydı.


1 Özgür Yılmaz, Tanzimat Döneminde Trabzon, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Trabzon 2012, s. 268.
2 Yılmaz, a.g.t., s. 159.
3 M. Macit Kenanoğlu, “Nizamiye Mahkemeleri”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (TDİA), c. 33, İstanbul 2007, s. 185–188.
4 Ekrem Buğra Ekinci, Osmanlı Mahkemeleri (Tanzimat ve Sonrası), İstanbul 2010.

ETKİNLİK TAKVİMİ

14.11.2025
AV. HAKAN ORHAN
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.